DUALAR VE ZİKİRLER KUR’ÂN VE HADİSLERDE DUÂ PEYGAMBERİMİZİN DUÂLARINDAN

PEYGAMBERİMİZ’İN DUALARINDAN

Mahmud Sami Ramazanoğlu -hazretlerinin- “Dualar ve Zikirler” adlı kitabında ki “Peygamberimiz’in Dualarından Örnekler” bölümü…

Abdullah bin Abbas radıyallahu anhüma-’dan rivâyete göre Peygamber Efendimiz’in duâlarından biri şu duâ idi:

“Allah’ım! Kalbime büyük bir nûr ver; gözüme bir nûr, kulağıma bir nûr ver; sağıma bir nûr, soluma bir nûr ver; üstüme bir nûr, altıma bir nûr ver; önüme bir nûr, arkama bir nûr ver; bana büyük bir nûr ihsân eyle!” 

Diğer bir rivayette şu ilave vardır:

“Sinirlerime bir nûr, etime bir nûr, kanıma bir nûr ver; saçlarıma bir nûr, derime bir nûr ver!”

Rasûlullâh -sallallahu aleyhi ve sellem– duâsında bunları söylerdi. (Buhârî, Deavât, 9; Müslim, Müsâfirîn, 181)

Muğîre bin Şu’be’den rivâyet olunduğuna göre Rasûl-i Ekrem –sallallahu aleyhi ve sellem-’in duâlarından biri de şu idi:

“Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur, sâdece O vardır. O tektir ve şerîki (ortağı) yoktur. Mülk O’nundur, hamd de O’na mahsustur. O, her şeye kâdirdir/her şeye gücü yeter. Allah’ım! Sen’in verdiğine mâni olacak yoktur, Sen’in menettiğini de verecek yoktur. Servet sâhiplerine Sen’in katında malları fayda vermez. (Ancak amel-i sâlihlerinden fayda görürler.)” (Buhârî, Ezân, 155, Deavât, 18; Müslim, Salât, 193; Tirmizî, Salât, 180; Muvattâ’, Kader, 8; İbn Hanbel, Müsned, III, 87)

Abdullah bin Abbas radıyallahu anhüma-’dan rivâyete göre Rasûl-i Ekrem –sallallahu aleyhi ve sellem-’e bazı kimseler gelip:

“– İnsanlar; yâni Ebû Süfyan ve arkadaşları sizinle muhârebe etmek için adam ve silâh toplamışlar, hazırlık yapmışlar. Onlara mukabele edecek derecede kudretiniz yoktur. Onlardan sakınınız” diye korkutmak istediklerinde, bu söz müminlerin yakînî îmânlarını ve cesâretlerini artırıp, Nebiyy-i Ekrem –sallallahu aleyhi ve sellem– Efendimiz de:

“Allah bize kâfidir, o ne güzel vekîldir!” buyurdu. Mü’minler de böyle söylediler. (Buhârî, Tefsîr, 3/13; Vâhidî, Esbâbu Nüzûl, s. 135)

Enes bin Mâlik radıyallahu anh-’dan rivâyete göre: Rasûl-i Ekrem –sallallahu aleyhi ve sellem– Efendimiz çoğu zaman şöyle duâ ederdi:

“Allah’ım! Ey Rabbimiz! Bize dünyâda da iyilik ve güzellik ver, âhirette de iyilik ve güzellik ver ve bizi cehennem azâbından koru!” (Buhârî, Tefsîr 38, Deavât 55; Müslim, Zikr 23, 26, 27; el-Bakara, 201)

Ebû Musâ el-Eş’ârî’den rivâyete göre Rasûl-i Ekrem –sallallahu aleyhi ve sellem– Efendimiz şöyle duâ ederlerdi:

“Allah’ım! Benim hatâlarımı, cehâletle yaptıklarımı, işlerimde haddi aşmamı ve benden daha iyi bildiğin kusurlarımı mağfiret eyle! Allah’ım benim lâtîfelerimi, ciddiyetimi, hatâen yaptıklarımı ve kasten yaptıklarımı mağfiret eyle! Bütün bu kusurların bende bulunduğunu itiraf ederim.” (Buhârî, Deavât, 60; Müslim, 70)

Ebû Hüreyre radıyallahu anh-’dan rivâyete göre Rasûl-i Ekrem –sallallahu aleyhi ve sellem– Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Her kim günde yüz kere:

“Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur, sâdece O vardır. O tektir ve şerîki (ortağı) yoktur. Mülk O’nundur, hamd de O’na mahsustur. O, her şeye kâdirdir/her şeye gücü yeter.” derse o kimse için on köle azâd etmiş sevâbı verilir, yüz hasene yazılır, yüz günâhı silinir, o gün akşam oluncaya kadar bu ona şeytana karşı siper olur. Hiç bir kimse ecir bakımından onu geçemez, ancak bunu ondan fazla söyleyen kimse müstesnâ.” (Buhârî, Ezân, 155; Tecrîd-i Sarîh Terc. 2/910-915)

“Allah’ım! Gaybı bilmen ve mahlûkât üzerinde sâhip olduğun kudret hakkı için, hayât benim için hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat, vefât etmek benim için hayırlı olduğunda da beni vefât ettir.

Allah’ım! Gizlide de açıkta da Sen’den korkmayı istiyorum, rızâ ve gadap hâlinde de hak sözden ayrılmamayı istiyorum, fakirlik ve zenginlikte de iktisatlı ve îtidâl üzere olmayı istiyorum.

Sen’den tükenmeyen bir nîmet (âhiret nîmetlerini) istiyorum. Sen’den sona ermeyen bir göz nûru (neslimin benden sonra güzel bir şekilde devâm etmesini, namazlarımı en güzel şekilde kılabilmeyi, muhabbeti, huzûr ve saâdeti) istiyorum.

Sen’den, tâyin ettiğin kadere rızâ gösterebilmeyi istiyorum. Sen’den, öldükten sonra huzûr ve sükûn içinde bir hayat istiyorum. Sen’den cemâline bakmanın lezzetini ve Sana kavuşma şevki istiyorum. Bütün bunları sabredilemeyecek bir zarar ve dalâlete düşürücü bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum.

Allah’ım! Bizi îman zînetiyle süsle ve bizi doğru yolda giden hidâyet rehberleri kıl!” (Nesâî, Sehv, 62; İbn-i Hanbel, IV, 264; Hâkim, I, 705)

“Ey Ebû Bekr’in kızı! Sana diğer duâları da içinde toplayan bir duâ öğreteyim mi? Şöyle duâ et:

“Allah’ım! Ben hayrın her çeşidini; âcil olanını ve geç olanını, bildiğim ve bilmediğim her türlü iyiliği Sen’den istiyorum. Her türlü şerden; âcil olanından ve geç olanından, bildiğim ve bilmediğim bütün kötülüklerden de Sana sığınıyorum.

Allah’ım! Ben Sen’den, kulun ve Peygamberinin istediği hayrı istiyorum. Kulun ve Peygamberinin sığındığı şerden de Sana sığınıyorum.

Allah’ım! Ben Sen’den cenneti ve cennete yaklaştıran söz veya ameli diliyorum. Cehennem ateşinden ve cehenneme yaklaştıran söz veya amelden de Sana sığınıyorum. Benim için hükmettiğin her kaza (ve kaderi) de hayırlı kılmanı niyâz ediyorum.” (Bkz. İbn-i Mâce, Duâ, 4; İbn-i Hanbel, VI, 134; Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 5506)

“Sana bir kısım sözler öğreteyim mi ki, Allah Teâlâ kimin hayrını murâd ederse onları ona öğretir, sonra ebediyyen unutturmaz. De ki:

“Allah’ım! Ben zayıfım, zaafımı Sen’in rızâ-yı şerîfini kazanma husûsunda kuvvetlendir. Nâsiyemden tutarak beni hayra sevkeyle! İslâm’ı rızâmın en son noktası kıl!

Allah’ım! Ben zayıfım, beni kuvvetlendir; insanlar arasında küçük görülüyorum, beni izzet sâhibi kıl! Ben muhtâcım, beni rızıklandır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 2882; Hâkim, el-Müstedrek, I, 708/1931)

“Allah’ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılığın getirdiği tâkatsizlik ve bunaklıktan, kasvetten (katı kalplilikten), gafletten, yokluktan, zilletten, mal ve hayır azlığından, meskenetten (kötü hâlden) Sana sığınırım. Nefsin doymak bilmeyen ihtiyaç hissinden, küfürden, fâsıklıktan, hakka muhâlefetten ve ayrılıktan, nifaktan, süm’adan (amelleri insanların duyması için yapmaktan), riyâdan Sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, barastan ve her türlü kötü ve müzmin hastalıklardan Sana sığınırım.” (Buhâri, Tefsir, 16/1; Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1489; Hâkim, el-Müstedrek, I, 712/1944)

Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellemduâsında şöyle buyururdu:

“Allah’ım! Beni, iyilik yaptığında sevinen, kötülük yaptığında ise hemen hatasını anlayıp istiğfâr eden kullarından eyle!” (İbn-i Mâce, Edeb, 57; Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1462)

Ekseri duâları:

“Ey kalbleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl.” idi. (Tirmizî, Deavât, 85)