ED’İYE VE EZKÂR

SALÂVÂT-I ŞERİFE

Mahmut Sami Ramazanoğu Hazretleri’nin kıymetli eseri “Dualar ve Zikirler” kitabı “Ed’iye ve Ezkar” bölümü altında yer alan “Salâvât-ı Şerife” kısmı…

Salâvât-ı Şerife

İlâhi rahmetten kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım.

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

“Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. O, Rahmân’dır ve Rahîm’dir. Cezâ gününün mâlikidir. (Rabbimiz!) Ancak Sana kulluk ederiz ve yalnız Sen’den medet umarız. Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!” (el-Fâtiha, 1-7) Âmîn!..

“Allah ve melekleri, Peygamber’e çok salevât getirirler. Ey mü’minler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.” (el-Ahzâb, 56)

Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e âline ve ashâbına salât u selâm eyle ve onları mubârek eyle!

“Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir. Gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun! Âlemlerin Rabbi olan Allah’a da hamd olsun!” (es-Sâffât, 180-182)

  • Ey Allah’ın Rasûlü!
  • Ey Allah’ın Habîbi (sevgilisi)!
  • Ey Allah’ın Halîli (dostu)!
  • Ey Allah’ın Nebîsi!
  • Ey Allah’ın seçkin kulu!
  • Ey Allah’ın mahlûkâtının en hayırlısı!
  • Ey Allah’ın Arş’ının nûru!
  • Ey Allah’ın vahyinin emîni!
  • Ey Allah’ın kendisini

   zînetlendirdiği/süslediği zât!

  • Ey Allah’ın şereflendirdiği zât!
  • Ey Allah’ın keremli kıldığı zât!
  • Ey Allah’ın yücelttiği zât!
  • Ey Allah’ın öğrettiği zât!
  • Ey peygamberlerin efendisi!
  • Ey müttakîlerin imâmı!
  • Ey nebîlerin mührü ve sonuncusu!
  • Ey âlemlere rahmet olarak gönderilen!
  • Ey günahkârların şefaatçisi!

Salât ve selâm Sen’in üzerine olsun ey Âlemlerin Rabbi’nin Rasûlü! Allah’ın, meleklerinin, nebîlerinin, rasullerinin, Arş’ı taşıyan meleklerin ve bütün yaratıkların salâtları; Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına olsun.

Üç defâ:

Allah’ım, kulun, peygamberin, sevgilin, Rasûlün ve Ümmî Nebî olan Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına salât u selâm eyle!

Üç defâ:

Allah’ım, güzel yüzlü, her şeyi güzel ve sürur verici Nebî, en yüce makamın ve en fasîh lisânın sahibi olan Efendimiz Muhammed’e salât eyle!

Allah’ım, en fazîletli salâtlarını, en ziyâde bereketlerini, fazilet ve aded olarak en temiz selâmlarını dâimâ ve ebediyen; insanların en şereflisine, îman hakîkatlerinin toplanma yeri, ihsan tecellîlerinin dağı, ilâhî esrârın iniş mekânı, Rabbânî memleketin gözdesi, nebîler gerdanlığının merkezi, peygamberler ordusunun kumandanı, mükerrem nebîler kervanının önderi, bütün mahlûkâtın efdâli.

En yüce izzet sancağının taşıyıcısı, en yüce şeref kulpunun mâliki, ezel esrârının şâhidi, öncülerin nûrlarını müşâhade eden, kıdem lisânının tercümânı, ilim, hilim ve hikmetler menbaı, cüz’î ve küllî cömertlik sırrının mazharı, ulvî ve süflî varlıklar gözünün göz bebeği, (üç defâ: iki âlem cesedinin rûhu), iki dünya hayatının gözü, kulluk rütbelerinin en yücesini hak eden, ıstıfâ (seçme, süzme) makamlarının ahlâkı ile ahlâklanan, en yüce dost, en kerim sevgili Efendimiz Muhammed bin Abdullâh bin Abdulmuttalib’e, diğer nebîlere ve rasullere, mukarreb meleklerine, yerlerin ve göklerin ehlinden Allah’ın sâlih kullarına eyle! Onlara, zikredenler Sen’i zikrettiği ve gâfiller Sen’in zikrinden gâfil oldukları müddetçe salât ve selam eyle…

Allah, Rasûlullah’ın bütün ashabından râzı olsun.

.

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

Her gün akşam ve sabah 3 veya 7 defâ:

“…Allah bana yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O’na tevekkül ederim. O yüce Arş’ın sahibidir.” (et-Tevbe, 129)

Her gün akşam ve sabah 3 veya 7 defâ:

“İsmi sayesinde yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın adıyla. O her şeyi işitir ve bilir.” (Ebû Dâvud, Edeb, 101/5088)

Evden çıkarken en az 3 veya 7 defâ:

“Allah’ın ismiyle, Allah bana yeter, Allah’a tevekkül ettim, günahlardan korunmaya güç yetirmek ve taate kuvvet bulmak, ancak Allah’ın tevfik ve yardımıyladır.”

Allah’ım, İslâm fıtratı, ihlâs kelimesi, peygamberimiz Muhammed –sallallahu aleyhi ve sellem-’in dîni, hanîf ve müslüman olup müşriklerden olmayan İbrâhîm’in milleti üzerine olduk/sabahladık.

Allah’ım, ölümü hayâta tercih ettirecek belâdan/malın az olup âilenin kalabalık olmasından, dünyevî ve uhrevî kötülüğe sebep olan ve helâke sürükleyen hâllerden, âkıbetin kötü olmasından ve buna yol açan ahvâlden ve bir de düşmanlarımızı sevindirecek belâlara uğramaktan Sana sığınırız. (Bkz. Buhari, Deavât, 28)

“Allah’ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılığın getirdiği tâkatsizlik ve bunaklıktan, kasvetten (katı kalplilikten), gafletten, zilletten, mal ve hayır azlığından, meskenetten (kötü hâlden) Sana sığınırım. Nefsin doymak bilmeyen ihtiyaç hissinden, küfürden, fâsıklıktan, hakka muhâlefet ve ayrılıktan, nifaktan… Sana sığınırım. Deccâlin fitnesinden Sana sığınırım.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1489; Hâkim, I, 712/1944; Buhârî, Tefsîr, 16/1)

Allah’ım, kendime ne zarar ne de fayda vermeye, ölüme, hayâta, tekrar diriltmeye mâlik olmayarak sabahladım. Sen’in verdiğinden başkasını almaya, Sen’in koruduğundan başkasından korunmaya gücüm yetmez.

Allah’ım, Sana tâat yolundaki sevip râzı olduğun söz ve fiillere beni muvaffak kıl. Şüphesiz Sen büyük bir fazl u ihsân sahibisin.

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

Üç defâ:

“Ey Nûh’u suda, Yûsuf’u kuyuda, Yûnus’u balığın karnında, Eyyûb’u zarar ve sıkıntılar içinde, Mûsâ’yı denizde İbrâhîm’i ateşte ve Muhammed –sallallahu aleyhi ve sellem-’i mağarada muhâfaza eden Allah’ım, beni de muhâfaza eyle, insanların huzûrunda rezil rüsvâ eyleme!”

“Ey sıkıntı ve üzüntüleri gideren, gam ve kederleri açan, zor durumdakilerin duâlarına karşılık veren, dünyada Rahmân, âhirette Rahîm ismiyle tecelli eden Allah’ım; bana ancak Sen merhamet edersin, bana kendi katından, başkasının merhametinden müstağnî kılacağın bir rahmetle merhamet eyle!”

“Allah’ım, beni göz açıncaya kadar bile olsa kendi nefsime bırakma!”

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri aşağıdaki duâyı Ebû Bekir Sıddık -radıyallahu anh-’e öğretmişlerdir. Her kim sabah akşam bu duâyı okursa Allah Teâlâ Hazretleri’nin her türlü kaza ve belâdan hıfzedeceği buyrulmuştur.

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

(Üç defâ)

“Yâ Vedûd (Ey gönüllerin sevgilisi! Ey çok seven ve çok sevilen), yâ Vedûd, yâ Vedûd! Ey yüce Arş’ın sâhibi! Ey Mübdi’, ey Mu‘îd! Ey her istediğini yapan Allah’ım! Arş’ın her tarafını dolduran Cemâlinin nûru hürmetine istiyorum, bütün mahlûkâtına muktedir olduğun kudretin ve her şeyi kaplayan merhametin hürmetine istiyorum, Sen’den başka ilâh yoktur, ey Muğîs (yardım eden), bana yardım et, imdâdıma yetiş, ey yardım isteyenlerin yardımcısı!”

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

(Beş defâ)

Allah’ım, ey izzet veren, ey zelîl kılan, ey işiten, ey gören, ey yardım eden, ey nusret veren, ey Celîl, ey Cebbâr, eh Kâdir, ey Kahhâr, ey Müntakim! Allah, mahlûkâtının en hayırlısı olan Muhammed’e ve âline salât eylesin! Rahmetinle (kabûl eyle) ey merhametlilerin en merhametlisi!

Allah’ın nûru parlamıştır, Allah’ın kelâmı zuhûr etmiştir, Allah’ın emri/işleri sâbitleşmiş/yerini bulmuştur, Allah’ın hükmü geçerli olmuştur. Allah’tan yardım istedim, Allah’a tevekkül ettim, Allah’a sığındım, Allah’ın dediği olur, kuvvet ancak Allah’ın tevfîki iledir. Allah’ın lutfunun gizlisine, Allah’ın sanatının latîfine, Allah’ın örtmesinin güzeline, Allah’ın zikrinin büyüğüne, Allah’ın saltanatının izzetine sığındım. Allah’ın korumasına girdim, Allah Rasûlü –sallallahu aleyhi ve sellem-’in emânına girdim. Kendi güç ve kuvvetimden uzağım/onlara güvenmiyorum, ben Allah’ın güç ve kuvvetinden yardım isterim.

Allah’ım, beni, zâtını gizlediğin örtün ile ört ve koru. Hiçbir göz Sen’i göremez ve hiçbir el Sana ulaşamaz, ey Âlemlerin Rabbi. Güç ve kuvvet ancak yüce ve azamet sahibi Allah’ın tevfîki iledir.

Şu duâ düşman şerrinden emin olmak için okunur.

 

Abdullah İbn-i Ömer’den rivâyete göre Peygamberimiz Ahzâb günü şöyle duâ etmişlerdir.

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

Lâ ilâhe illAllah (Allah’tan başka ilâh yoktur), benimle bütün şeytanların arasına perde olarak.

Lâ ilâhe illAllah, benimle bütün belâ ve kazaların arasına perde olarak.

Lâ ilâhe illAllah, benimle bütün düşmanların arasına perde olarak.

Melik ve Cebbâr olan Allah’tan başka ilâh yoktur.

Vâhid ve Kahhâr olan Allah’tan başka ilâh yoktur.

Müheymin ve Settâr olan Allah’tan başka ilâh yoktur.

Kebîr ve Müteâl olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Rahmetinle (muhâfaza eyle) ey merhametlilerin en merhametlisi.

Allah’ım, gece birden bire gelen üzücü hâdiselerden kudsiyetinin nûruna, temizliğinin bereketine ve celâlinin azametine sığınırım. Ancak hayır getiren ânî hâdiseler hâriç.

Allah’ım, Sen benim yardım istediğim mercîsin, ancak Sen’den yardım isterim. Sen benim sığındığım makâmsın, ancak Sana sığınırım. Sen benim melceimsin, ancak Sana ilticâ ederim.

Ey, huzûrunda zorbaların boyunlarının eğildiği zât, ey firavunların kuvvet ve hazînelerinin kendisine boyun eğdiği zât, beni rezil etme ve bana cezâ verme, beni bunlardan kurtar, beni gecemde, uykumda ve bulunduğum yerde muhâfaza eyle! Sen’den başka ilâh yoktur. Zâtını tâzîm ederim, Arş’ının nûrunu ve güzelliğini tekrîm ederim. Kullarının şerrini benden uzaklaştır. Beni inâyetinin korumasında ve hıfzının bahçelerinde eyle! Bana dâimâ hayırlar lutfeyle, ey merhametlilerin en merhametlisi.

Azîz ve Cebbâr olan Allah’tan başka ilâh yoktur.

Vâhid ve Kahhâr olan Allah’tan başka ilâh yoktur.

Melik ve Settâr olan Allah’tan başka ilâh yoktur.

Kebîr ve Müteâl olan Allah’tan başka ilâh yoktur.

Allah’tan başka ilâh yoktur, bizi dünyanın âfetlerinden ve âhiretin azâbından kurtar.

Allah’tan başka ilâh yoktur. Bu tam olarak böyledir, olması ve söylenmesi gereken de budur.

Allah’tan başka ilâh yoktur. Bu hakîkaten ve gerçekten böyledir, bunda hiç bâtıl yoktur.

Allah’tan başka ilâh yoktur, bunu îman ve tasdîk ederek söylüyorum.

Allah’tan başka ilâh yoktur, Muhammed Allah’ın Rasûlü’dür.

Yâ Ehad, yâ Ehad.

Aşağıdaki evrad belirtilen sayılarla hergün yapılmalıdır.

11 salevât-ı şerîfe

111 Ey dâimâ vâr olan, Hay, Kayyûm, celâl ve ikrâm sahibi olan Allah’ım, rahmetine sığınarak Sen’den yardım istiyorum.

11 salevât-ı şerîfe

Allah Teâlâ Buyuruyor:

“Allah ve melekleri Peygamber’e çok salavat getirirler.

Ey mü’minler! Siz de ona çokça salât ve selâm getirin.”

(Ahzâb sûresi, 56)